9 Aralık 2016 Cuma

Türkiye ve Rusya Başbakanları, Binali Yıldırım ve Dmitri Medvedev Basın Bülteni



Sayın Başbakan Binali YILDIRIM'ın Rusya seyahati ve konuşulacak konular önümüzdeki dönemde Türkiye ve Rusya arasındaki ticari ilişkilere ışık tutacaktır.

Bu kapsamda, Rus Parlamentosunda yayınlanan sonuç toplantısının ve basın konferansının tam çevirisi aşağıdadır.

D. Medvedev- Bu, Sayın Başbakan Yıldırım’la ilk buluşmamız, dahası ilişkilerimizde zorlu dönem yaşanmasından sonra hükümetin başıyla ilk buluşmamız. Bunu olumlu bir şekilde geçirme şansımız var. Bugün gündemde olan ticari-ekonomik, insani konuların geniş bir biçimde Başbakan’la tartışma konusu olacağını umuyoruz.

Tarihimizde Türkiye’yle ticaret ilişkilerimiz çok fazlaydı ama bu hem objektif hem de sübjektif nedenlerden dolayı azaldı. Bunu arttırmak için fırsatlarımız var, büyük projeleri ortak uygulamak zorundayız. Bu toplantının amacı ekonomik, yatırım ve insani işbirliğine ek bir ivme kazandırmaktır. Başbakan’a hoş geldiniz diyorum. Sizinle tanıştığıma memnun oldum. Türk heyetinin Rusya Federasyonu’nda başarılı bir konaklama geçirmesini diliyorum.

Hoş geldiniz!

B. Yıldırım- Çok teşekkürler Başbakanım. Sizinle tanışma şansım olduğu için çok mutluyum. Devletlerimiz arasındaki ilişki sor bir süreci atlattı ve bu negatif deneyimden sonra ilişkilerimizi daha fazla geliştirme stratejileri planlıyoruz.

Türkiye ve Rusya arasındaki ikili ilişkilerin önemi yanında ülkelerimizin terörizme karşı savaşması ve barışı sağlaması da önemli.

Ticari-ekonomi, kültürel ve diğer alanlarda çalışmaya devam etmeli kaybettiğimiz zamanı insanlarımız için telafi etmeliyiz. Ağustos ayında bu yönde ilk adımlar atılmıştı, fakat adım adım giderek ve hızımızı arttırarak devam etmeliyiz.

D. Medvedev- Meslektaşım Türkiye Başbakanı Sayın Binali Yıldırım’la konuştuk. Geniş bir konu yelpazesini değerlendirdik; ticaret ve yatırım enerji (petrol, gaz ve nükleer gibi) ve sanayi sorunları, ileri teknoloji, tarım, turizm kısacası bugün ilişkilerimizi inceledik.

İki ülkenin de hükümetlerine göre böyle toplantılar daha önce olmamıştı. Ülkelerimiz arasındaki ilişkiler ekonomi sektöründe dinamik bir şekilde gelişmiştir. En yüksek İşbirliği Konseyi de dâhil olmak üzere bütün mekanizma kuruldu. İlişkimizdeki son zamanlarda oluşmuş sorunlara rağmen kayıp olmadığını belirtmek gerekir. İlişkilerimizde oluşmuş zorlukların üstesinden gelmeye, karşılıklı yarar sağlayan projeler üzerinde çalışmaya devam ediyoruz. Bu aşamada en önemli şey ticaret ve ekonomi ortaklığı mekanizmasını yeniden başlatmaktır. Hala çalışır halde fakat sürekli büyümeye dönmek gerekmektedir. Geçtiğimiz iki yıl içinde toplam ciro siyasi ve genel ekonomik nedenlerden dolayı azaldı.

Gelecek sene kazandırmaya başlayacak olan yatırımlar dâhil finansal ortaklığı ve ekonomi ortaklığında yeni ayarlamaları da tartıştık. İleri teknoloji alanında dâhil olmak üzere çeşitli projeleri finanse edecek, sadece ülkemizde değil üçüncü ülkelerde de işe yarayacaktır.

Müzakerelerde “Türk Akımı” gibi çok önemli projeler konuşuldu. Kısa bir zaman önce Türk Parlamentosu ilgili yasayı onayladı. (2 Aralık 2016) Sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan Rusya ile olan “Türk Akımı” anlaşmasını onayladı. Bu önemli bir olaydır. Bizim tarafımızda onaylama süreci en kısa zamanda tamamlanacaktır. Hükümetimiz toplantısında belgeler incelenecek ve bütün gerekli onaylama prosedürleri gerçekleştirilecektir.

Türkiye’nin ilk nükleer santrali Akkuyu’nun Rus tasarımıyla yapılmasını da tartıştık. Umuyorum ki yakında projeyi stratejik proje statüsüne atamak için gerekli belgeler verilecektir. Türk meslektaşlarımız siyasi kararın verildiğini ama onaylanması gerektiğini bildirdi. Bu projeyi hızlandırır ve yatırımcıların dikkatini çekecektir.

Farklı konular da tartışıldı. İnsani işbirliğinin geliştirilmesi dahil olmak üzere özellikle tarımsal işbirliği, kalite kontrol ve diğer alanlar tartışıldı.

Rusya-Türkiye ilişkilerinde çok zor bir sayfayı çevirdiğimize eminim, yeni bir temel üzerinde daha ileriye gidebiliriz.


B. Yıldırım- Gelişmeler sıcak, dostça bir atmosferde gerçekleşti. Son yıllar iki ülke arasındaki ilişkiler için çok zor oldu. Ama yeni bir sayfa açtık ve geleceğe odaklanmalıyız.

2 Kasım 2015’teki ilişki düzeyini yükseltmeliyiz. Bunu yapmak için gerekli siyasi irademiz var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Vladimir Putin de bunun için çalışıyor ve gelecekte bu hedeflere ulaşacağız; enerjiden ulaşıma, turizmden kültür ve tarıma her türlü alanda. Ticari-ekonomik ve kültürel bağların geliştirilmesini ayrıntılı bir şekilde tartıştık. Bakanlarımız temasal sorunları tartışma şansını elde etti. Önümüzdeki dönem çalışmalarıyla ilgili karara vardılar.

Büyük bir mutlulukla Türkiye ve Rusya Federasyonu arasındaki ilişkilerin uzun bir tarihi olduğunu not etmek isterim. Ticari ve ekonomik bağları güçlendirme niyetindeyiz. Bunu yapmak için gerekli kapasite ve iradeye sahibiz. En önemli şeyse planlarımızın uygulanmasıdır. Biz ve her iki cumhurbaşkanı da özellikle enerji sektöründe bunların uygulanmasını takip edeceğiz. Türkiye ve Rusya doğal gaz alanındaki önemli projeleri stratejik ortaklık ruhu içinde gerçekleştirecektir. Gündemdeki “Türk Akımı” ve “Mavi Akım” ile birlikte hızlı kararlar veriyoruz ve bu kararların verilmiş olması bizi tatmin ediyor.

Akkuyu nükleer enerji alanı bizim için stratejik bir alandır. Bu çerçevede, bu projenin hızlandırılmasına yönelik kararlar alınacaktır. Cumhuriyetimizin yıl dönümünde, 100ncü yılında, birkaç güç üretimi merkezlerinin daha işleme girmesini istiyoruz. Enerji Bakanlığımız gerekli adımları atmaktadır.

Son yıllarda işbirliğimizin olduğu birkaç alanda iş hacmi düşüşü olmuştur. Dış ticaret cirosunun 100 milyar dolara ulaşma gibi çok büyük bir hedefimiz var. 36 milyar dolara ulaştık. Bu demektir ki önümüzdeki dönemde üzerimize düşen büyük bir iş var. 100 milyar dolar ticaret hedefine ulaşabiliriz. Bunun için kısıtlamaları kaldırmak, vize rejiminin basitleştirilmesi, iş hacminin artması için gerekli adımlar atılmalıdır. Bütün bu olumlu adımlar ilişkimizin gelişimine olumlu etki yapacaktır.

Sadece ticari-ekonomik değil, kültür alanında da birçok ortak ilgi alanımız var. Turizm alanında çok olumlu ilişkilerimiz var, iki halkın dostluğu ve karşılıklı çıkarlarımız çerçevesinde turizmi eski oranlarına çıkarmayı hedefliyoruz. Bütün sorunları çözecek güçteyiz ve karşımızda herhangi bir engel olmayacak. İlişkilerimizde gördüğümüz olumlu tempo beni oldukça mutlu ediyor. Umuyorum ki insanlarımız arasındaki ilişkilere daha da olumlu katkı yapacak.

Soru : TASS Haber Ajansı, Andrey Blashkevich, Sorum iki başbakana. Türk akımının Avrupa’da inşası hususunu da görüştünüz mü? Ve diğer proje Akkuyu. Ne zaman vergi avantajı sağlamak adına bu projeye stratejik yatırım statüsü verilecek? Bu projede Rusya kendi hissesini satabilecek mi ve bu projeyle ilgilenmeleri adına hangi Türk şirketlerinin projeye dâhil olması konuşuldu?


Medyedev :
“Türk akımı” projesinin devam etmesini konuştuk, bütün bunlar olumlu bir çerçevede konuşuldu. Şunu kast ediyorum ki, her iki tarafın da “Türk Akımı” için iradesi var, parlamentolarca projenin onaylanması, onay için gerekli yasanın imzalanması. Bu bize projenin gerçekleşmesi için güven veriyor. Rusya Federasyonunda ilgili yasanın onaylanma süreci için harekete geçiyoruz.

İş bundan sonra planlanan süreçte devam edecektir. Projenin iki halkası bulunmaktadır. Her halkada yıllık 15.75 milyar küp gaz akışı. İlki iç talebi karşılamak üzere Türkiye ayağı. İkincisi Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşacak gaz. Şu anda görüşmeler dağıtım ağının nerede olacağı ve bunun hangi yöntemde gerçekleştirileceği, eğer devam ederse ki bundan eminim bu Avrupa’nın yararına olacaktır. Çünkü bu dağıtım güzergâhlarının çeşitlendirilmesi anlamına gelecektir.

Bu başka bir dağıtım ağıyla rekabet anlamına gelmemektedir. “Türk Akımı” Avrupa pazarındaki mevcut hatlara göre alternatif anlamına gelmekte ve Avrupalı tüketicileri olası risklere korumak anlamına gelmektedir.

Akkuyu projesi ile ilgili olarak ise bu konuyu bugün detaylarıyla konuştuk. Bu konuşmalardan biri de projeye stratejik statüsü verilmesi idi. Partnerlerimiz bize güvence verdi ve bunun en kısa zamanda gerçekleşeceğini bildirdi. Bu projeye yatırımcı olarak katılmak isteyenleri çekecektir.

Öte yandan, projenin temel koşulları devam etmektedir. Hisselerin güncel oranda dağıtılması. Bu anlamda proje Rusya içinde benzersiz bir projedir. Hatırlatmak isterim ki bu proje 2010 yılında Türkiye’yi ziyaretim esnasında doğdu. Fakat bilinen sebeplerle proje planlanandan çok daha yavaş ilerliyor. Bugün şunu söylüyoruz ki, bu projeyi hızlandırabiliriz, Atom istasyonunun ilk bloku Cumhuriyetin 100. Yılı, 2023’de faaliyete hazır hale gelebilir. 

Binali YILDIRIM :
Meslektaşım tüm detayları verdi. Bütün görüşlerine katılıyorum. Özellikle Akkuyu projesiyle ilgili olarak. Bu projenin statüsünü stratejik yapmaya karar verdik. Ve bu kesinlikle olacaktır. Geri kalan lisanslarla ile ilgili olarak geri kalan süreçleri hızlandıracağız. Hızı düşürecek hiçbir şey olmasını istemiyoruz. Projenin zamanında gerçekleşmesi için elimizden geleni yapacağız. Türk Akımı ile ilgili olarak, çok yakın bir zamanda proje imzalandı ve Parlamento’dan geçti. Şu anda Rus Tarafında da onayını bekliyoruz. “Türk Akımı” sadece Rusya ve Türkiye ile ilgili değildir. Avrupa’nın enerji güvenliği için çok büyük bir önemi vardır ve bu proje bölgesel bir projedir. Bu proje, Rusya ve Türkiye arasında gelişme ve stratejik partnerliğin gelişmesine imkân vermiştir.

Soru : Ülkelerin başkanları ticareti 100 milyar dolara ulaştırma hedefi koydu. Türk uzmanların Rusya’da çalışması hususunda kararlar alındı mı? Bu yönde olumlu adımlar atılacak mı?

Türk uzmanların Rusya’da çalışması. Bu üzerinde mutabakata varmamız gereken meselelerden biridir. Demin 100 milyar dış ticaret hedefi üzerinde konuştunuz. Bu benim 2010 yılında Türkiye’yi ziyaretim sırasında konulmuş bir hedeftir. Biz şundan yola çıkmıştık, dış ticaret rakamları 50 milyara yaklaşıyor ve önümüzdeki 5 yıl içinde 100 milyar dolara ulaşma planlarımız vardı. Fakat ekonomik olarak değer kaybı, makroekonomik durumlar, ayrıca malum bazı politik gelişmeler bu hedefe ulaşmamıza engel oldu. Fakat daha önce belirttiğimiz projeler ülkelerimiz arasındaki ilişkileri genişletecek ve 100 milyar dolar hedefine ulaşacağız.

Bu konular dışında, birçok entegre proje hususunda da görüştük. Bu ticaretimizi geliştirecektir.

Ortaklıkla ilgili olarak ise Rus pazarında çalışmak konusunda, şu anda ülkemizde bir takım kısıtlamalar var, fakat Türkiye’den gelen uzmanlar konusunda birçok kısıtlama kaldırıldı. Bunun dışında 2018 yılında gerçekleştirilecek futbol dünya kupası gibi büyük projelere gelecek uzmanlarla ilgili ülkemiz açısından bir sorun yok.

Bu konuda ilerlemeye hazırız fakat bazı alanlarla ilgili mütekabiliyet konusu var. Avrasya Birliğindeki durumu da düşünmeliyiz. Yabancı işçi konusundaki kararlar sadece iki hükümet arasında değil, tam işlevle çalışan Avrasya Birliği düzeyinde de konuşulmaktadır.

Bu kapsamda, Türk partnerlerimiz Avrasya Birliğindeki üyelerle de görüşmelidir.

Soru : RİA Novosti : Sayın Yıldırım’a bir sorum olacak. 2017’de Rusya’dan Türkiye’ye turistik dalganın eski seviyesine gelmesini düşünmek çok optimistik. Artan terörizm tehlikesi düşünüldüğünde ülkenize gelen Rus turistlerin güven içinde tatil geçirmesini sağlamak üzere yaptıklarınız nelerdir?

Rusya’dan Türkiye’ye gelen turist sayısında bir yıl önce büyük bir başarı kazanmıştık. Geçtiğimiz yıldan itibaren gelen turist sayısında büyük bir düşüş oldu. Fakat umuyorum ki 2017 yılında eski orana geri gelme durumunu göreceğiz.

Şunu belirtmek isterim ki, güvenlik ve terör tehlikesi sadece ülkemizde değil, tüm dünyada olan bir sorun olup, hiçbir ülke terörizme karşı sigortalı değildir.

İstenmeyen bir durumun olmaması için ilgili önlemleri ve tüm gerekli girişimleri gerçekleştiriyoruz, ülkelerimiz ve ilgili özel kuvvetler organları arasında bilgi değişimleri gerçekleştiriliyor.

Ayrıca ilgili fiziksel güvenlik önlemleri de alınmaktadır. Üç gün önce Sayın Lavrov’da Antalya’da idi. Türk meslektaşları ile bu konuyu konuştu. Bu plandan kimsenin şüphesi olmasın, değerli konuklarımızın güvenliği için tüm önlemler alınmaktadır. Konuklarının güvenliğini sağlamak Türk hükümetinin görevidir. Bu plandan kimsenin şüphesi olmasın.

Soru : Suriye konusunun iki ülke içinde büyük önemi var. Suriye’nin yeni bir konsültasyon sistemi üzerinde konuştunuz mu? Ateşkes kararı Rusya Federasyonu bloke edildi. Bu konu konuşuldu mu?

Elbette Suriye’yi konuştuk. Aslında bu konu öncelikle Cumhurbaşkanlarının yetkisinde olan bir konu. Son zamanlarda konuyla ilgili birçok telefon görüşmesi gerçekleştirdiler. Bu özel konuşmalarda Suriye konusu ön plana çıkmıştı. Bizde Sayın Başbakan ile bu konuyu konuştuk. Suriye’nin normalleşme süreci ülkelerimizin öncelikli hedeflerinden birisidir. Bölgenin yararınadır. Şu anda Suriye çok zor bir durumun içinde. Suriye’nin geleceğini belirlerken ülkenin iç diyaloğu en önemlisidir. Sorunu çözecek çözüm Suriyelilerin kendileri tarafından hazırlanmalıdır.

Terörizm ve terörist güçlerle çatışma dâhil olmak üzere insani durumu ve diğer konuları konuşacak olursak, cumhurbaşkanları, askeri ve diğer organlarla direkt olarak diğer ülkelerle de direkt konuşmalar ve görüşmeler başladı. Bunun daha önce gerçekleştiğini söyleyemeyiz. Bu tür diyaloglar çok yararlıdır. Fakat şu anda görüşmeler tam anlamıyla yürüyor ve hepimiz terörist tehlikenin varlığı hususunda hem fikiriz. Şundan eminim ki bu diyalog Türkiye ve Rusya arasında devam edecek. Buna tüm gerekli ilgili kurumların iletişimi de dâhildir. Bunu biz bugün Sayın Başbakan ile görüştük.

Binali Yıldırım :
Bu konudaki iletişim ve işbirliği şu anda en düzeyde sürmektedir. Rus askeri ve diplomatik güçleriyle çok verimli bir işbirliğini destekliyoruz. Elbette ki, Halep’teki insanlık dramının bitmesini istiyoruz, orada bulunan insanların insani yardımların ulaşmasını istiyoruz. İki tarafta bunun için çaba harcıyor. Bunun dışında terörist ve sivillerin birbirinden ayrı olarak değerlendirilmesi de hayati bir meseledir. Bu bağlamda, bu meseleyle ilgili Türkiye’de çalışmalar sürmektedir. Türkiye bu tehdidi önlemek istemektedir. Öte taraftan, ülkelerinden kaçan insanların ülkelerine geri dönebilmek için aynı şartların oluşmasına çabalıyoruz. Bu kapsamda, Fırat Kalkanı operasyonumuz devam etmektedir. Suriye sorunun bitmesi çok yakındır ve bu doğrultuda gerekli adımlar atılmaktadır.





7 Aralık 2016 Çarşamba

Fidel Castro



- Ben devrime başladığımda yanımda sadece 82 kişi vardı. Devrimi tekrarlamak gerekirse 15 hatta 10 kişi bile yeterdi. 10 kişi ve tamamıyla inanç. Kaç kişi olduğunuzun önemi yok. Önemli olan inanmak ve düzgün bir planınız olmasıdır.

- Benim kalbim çeliktendir.

- Ben tıraş olmaya vakit harcamam, ki bu yaklaşık günde 15 dakika sürer. Yılda bir kaç gün tasarruf ederek, bunu daha önemli işler yapmak için harcıyorum.

- Ülkemiz manevi anlamda bir cennettir. Defalarca söylediğim üzere ben cehennemde hayatta kalmaya çalışmaktansa, cennette ölmeyi tercih ederim.

- Beni sorgulayabilirsiniz. Bunun bir değeri yok, çünkü tarih beni haklı çıkaracaktır.

- Ülkelerinde milyonerler ve dilenciler varken, siyahiler insan yerine konulmazken,kadınlar kendilerini satarken, yüz binlerce Latin Amerikalı aşağılanırken ve sömürülürken, Kim? Amerikalı liderlere insan haklarından bahsetme hakkını veriyor.

- Başarı, azim ve sabır demektir.

- Bir adamın kalbindeki kadın; kutsal ve bozulamaz bir saygının kaynağıdır.

- Modern dünyanın hiçbir sorunu güçle, global, teknolojik ve askeri, çözülemez, güvenliği garanti edemez.

- Çıkarlar ve silah üreticilerinin büyük miktardaki karları, insan ırkının daha da zalimce ve hunharca katledilmesine sebep oluyor.

- Dünya, Amerika'nın patlatmaya hazır olduğu bir barut fıçısında yaşıyor.

-  Başkalarını korumak için savaşamayan, kendisini korumak için savaşamaz.

- Amerika bizim ile uzlaşmaya çalışıyor. Ancak Amerika'da siyahi bir lider ve Roma'da Latin Amerikalı bir Papa olduğu zaman.

- İdealleri olmayan bir hayat hiçtir. Bunun mücadelesini vermekten daha güzel bir mutluluk olamaz.


19 Ekim 2016 Çarşamba

Kişisel Gelişim ve Efektif Çalışma İçin 14 Canlı Tavsiye


                                  Kişisel Gelişim ve Efektif Çalışma İçin 14 Canlı Tavsiye

1- Hayatınız başladı. Bunda ara yok, deneme versiyonu ve restart butonu yok. Her kararınız önem önem arz ediyor.

2- Eğitim lise, üniversiteden mezun olduktan sonra bitmez. Bilgi başarımız için çok çok önemli. Hayatın ve gelişimin gerisinde kalmamak için öğrenmeye, okumaya ara vermemeliyiz.

3- Zayıflıklarımızın, eksikliklerimizin hiçbir önemi yok. Bunu basitçe kabul edelim. Önemli olan sadece güçlü özelliklerimiz, güçlü yönlerimiz! Bunları geliştirmeliyiz. Hayatın bize vermediği yeteneklere ağlayıp vakit kaybetmek yerine, güçlü yönlerimize odaklanmak, güçlü yönlerimizi daha da geliştirmeye çalışmak, mutluluğumuz ve başarımız için çok önemli.

4- Kişisel gelişim ve başarı çoğu zaman Comfort Zone – Rahatlık Alanından uzakta yer almamızı gerektiriyor. Başarı için, hedefimize ulaşmak için rahatlık alanımızdan, alışkanlıklarımızdan çıkmamız, risk almamızı gerektiriyor. Kişisel rahatlık alanımızın sınırlarını, fark ettiğimiz fakat kıramadığımız psikolojik kısıtlamalarımızı öğrenmeye ve belirlemeye çalışmalıyız, bu duyguların hangi alanlarda bizi geri tuttuğunu not etmeliyiz. Ve gerektiğinde sürekli bu alanlardan çıkmalı, kırmaya çalışmalıyız.

5- Başarı, onun için gönülden çalışan kişiler tarafından kazanılır. Sadece oturup bekleyenler, genelde güzel hiçbir şeyle karşılaşmazlar. Başarıya ulaşılacak tek yol – Sabır ve Çalışmadır.

6- Başlamak için ideal zamanı beklenmemeli. Bir şeyi yapmak istiyorsak, hemen başlamalıyız. İdeal zamanın gelmesi için daha fazla vakit harcamamalıyız. O beklediğimiz an hiçbir zaman gelmeyecek.

7- Tümüyle ve tam zamanında her şeyi alamayız. Bizim için önemli konular ve hedefler için doğru kararı almayı ve kendimizi buna adamaya hazır olmalıyız.

8- Hayat yolunda karşımıza çıkan herkesin bizim için bir değeri vardır. Etrafımızdaki kişilere değer vermeli, onların artılarını, yanlışlarını, deneyimlerini not edip, öğrenmeliyiz.

9- Deneyim ve yaşadıklarınız, hayatınızdaki en önemli yatırımdır. Geleneksel başarı göstergeleri olan ev, pahalı arabalar artık güncel değil. Duygularınız, algılarınız, bilginiz ve deneyiminiz, işte gerçekten önemli olan bu!

10- “Sonra” asla demektir. İşlerinizi sonraya bırakmayın. Anı Yaşayın!

11- Başarı azim demektir. Asla teslim olmayın, asla pes etmeyin. Hayallerinizin gerçek olacağına inanın. Hayallerinizin gerçek olmasını takip etmek bazen zor olur, fakat sonuçları buna değer.

12- Düzenli olarak antrenman yapın. Sağlığınızın iyi olması için çaba harcayın. Fit ve sağlıklı bir vücut için düzenli antrenman şart. Sporun getirdiği endorfin ve mutluluk duygusunun insana katacağı mutluluk kadar güzeli yok.

13- Başarısızlıklarımızın hiçbir önemi yok. Sadece başarılarımızın var. Bu yüzden hata yapmaktan korkmamalıyız.

14- Bize hiç kimse yardım edemez. Kendimize kendimiz yardım etmeliyiz.


14 Ekim 2016 Cuma

6 Aylık Yazılım Eğitimiyle Kazanılabilecek 5 Yetenek!

Bu Blok Şu An Londra’da Olan Kardeşim Bilgisayar Mühendisi Cenk Ozan Kahraman İçin :


6 Aylık Yazılım Eğitimiyle Kazanılabilecek 5 Yetenek!

Steve Jobs, yazılım dersinin fizik veya matematik gibi öğrencilerin alması gereken dersler arasında zorunlu olmasını düşünmekteydi.

Yazılım sadece diğer konular gibi çok değerli bir öğreti değil, aynı zamanda bizlere daha büyük ve faydalı şeyler öğretebilir.

Henüz Türkiye’de bun ders programlarına girmesi uzak ihtimal de olsa, Geekbrain hocalarının yardımıyla 6 aylık yazılım çalışmasıyla öğrenilebilecek 5 faydalı yeteneği burada not edelim.

Yazılım ve programlama konusunda hiçbir şey bilmeyen birinin bile 6 ayda kazanabileceği bu yetenekleri aşağıda yorumlarınıza sunuyorum.

1-)Otomatikleşmenin Yarattığı Olasılıkları Göreceksiniz!

Bir yazılımcının yaptığı işin özü nedir? Şu şekilde bir cevap verilebilir :

Yazılımcı, insanın çözemediği (veya çözmek istemediği) görevleri bilgisayarın yapmasını sağlar.

Bilgisayar teknolojisinin nasıl fonksiyon gösterdiğini bilmek, yazılımcıya harika bir yetenek kazandırır. Etrafındaki bütün her şeyi otomatikleşme için birer fırsat olarak görür.

Niye her şey otomatikleşiyor: Üretim, ticaret, iş dünyası, iş akışı, ev aletleri.

Bilgisayar dünyasının etrafınızı çevreleyen proseslerde nasıl kullanıldığını görmek sizi mükemmel bir çalışan veya başarılı bir girişimci olarak sonsuz projeler ve yaratıcı fikirler yaratmanızı sağlayacaktır.

Elbette ki, 6 aylık bir yazılım eğitimi bizim mükemmel bir iş kurmamıza tamamıyla izin vermeyecek ki bu çok basit olurdu. Fakat bu 6 aylık eğitim bu başarılı yolun ilk adımı olabilir.

2-)Bilgisayar gibi düşünmeyi öğrenirsiniz.

“Suçluyu yakalamak istiyorsan, suçlu gibi düşüneceksin” Bu replik detektif filmlerinde ana kuraldır. Elbette 6 aylık bilgisayar yazılımı eğitiminden sonra 5 basamaklı rakamlarla kolayca çarpım yapmayı hayal etmeyin ama yine de bundan daha fazlası sizi bekleyebilir.

“Computational Thinking-Hesaplamalı Düşünme” İngilizce diline 1980’li yıllarda yerleşiyor. Kurucusu yapay zeka teorisinin kurucularından Seymour Papert’tan. Anlamı; bir sorunu
bilgisayarın üzerinde çalışabileceği uygun bir düzene getirmek ve bilgisayarın bunu çözmesi için etkin bir yol bulmak.
  
Hesaplamalı düşünce 3 ana bölümden oluşuyor :

-Ayırma                                                : Problemi sentez ve formüle etmek
-Çözüm                                                : Bilgisayar programı yapmak
-Sonuçların analiz edilmesi           : Önemli sonuçları ayırt edebilmek ve bunu uygun bir şekilde sunmak

Hesaplamalı Düşünme; Bilim adamlarının çok kompleks sistemlerde ve birçok data olan çalışmalarda sık sık kullandığı bir sistem. Önce bilim adamları basitleştirilmiş bir model ile ortaya çıkıyor ve bunu bilgisayara sunuyor, sonucunda veriler analiz ediliyor.

Günümüzde ofis çalışanlarının çoğu dijitalleşmeye çalışıyor. Yakın bir gelecekte, bu veya başka bir şekilde hepimiz yazılıma bağlı olacağız, bu yüzden hesaplamalı düşünce tüm çalışanlar için kilit yeteneklerden biri olacak. 10 yıl sonra öğrenilen yazılım programları pazarlama gibi departmanlarda çalışmak isteyen birçok kişinin CV’sinde yer alacak.

3)İşlere Bir Proje Gibi Bakmayı Öğrenirsin!

Günümüzde giderek büyüyen bir düşünce sistemi varsa bu da – Proje Analizi. “Proje Analizi” sisteminin kurucularından olan Nobel ödüllü Ekonomist Herbert Simon’a göre bu düşünüş şeklinin alt yapısı operasyonların müdahalesi olmadan soruna doğru çözümü bulmak.

Simon’a göre proje analizi analiz metodundan ve çözüm alma metodundan farklı. Her şeyden önce bir şeyi yapmadan önce tüm konunun üzerinden geçerek her şeyi anlamalı ve analiz etmeliyiz.
İkincisi çözüm metodlarını ararken üzerimizde “ya tutarsa” türünden alışılmış veya gizli bir güdü taşımamalıyız.

Mevcut analiz veya ya tutarsa metodları bazı koşullarda faydalı olsa bile, iş hayatında birçok durumda bu çalışmamaktadır. Uzlaşma içeren biz çözüm metoduna ihtiyacımız var ve proje analizi, başarılı müdürler, freelancerlar sahip olması gereken önemli bir yetenek.

“Yazılım bize nasıl bu önemli konuda yardımcı olabilir diye sorabilirsiniz?” Çok basit :
Yazılım size her türlü soruna bir proje gibi bakmanızı sağlar, bu ileri düzey dizayn düşünme sisteminin temelidir.

Başarılı bir yazılım için analizin içinde derinleşmek veya eğer, ya olursa gibi metotlarla yazılım programı yapmak arada doğru sonucu alsanız bile büyük bir yanlış olup, bir projenin çok uzun sürmesine sebep olacaktır.

Yazılım ve Programlama size bir soruna, proje bakış açısıyla bakmanıza yardım edecek, en önemlisi zaman gibi en önemli kaynaklarınızı doğru şekilde organize edip, hareket etmenizi sağlayacaktır.


4)Yazılımcıların Jargonunu Öğrenip, Kendi Zümrenizi Kuracaksınız!

Büyük bir ihtimal, 6 aylık yazılım eğitimi sonrasında yazılım terminolojisiyle yakınlık kuracak ve bir programcı gibi konuşabileceksiniz.

Fakat bu kazanım genelde küçümsenmekte.

Gerçek şu ki, bir yazılımcının hayatı genelde müşterinin ondan ne istediğini bulmak ve onu mutlu edecek bir şeyler yaratmaya çalışmakla geçmektedir.

Bundan daha karmaşık olanı genelde bu iki durum rastlaşmaz.

Yazılımcılarla aynı dili konuşmak genelde büyülü bir ormanda elflerle konuşmaya benzer.

Eğer hayat size bilgisayar yazılımcılarına talimatlar vermeniz gereken böyle bir projenin kontrolünü veya yürütülmesini sunarsa, yazılımcıların jargonunu bilmek sizi büyük bir zaman ve efor kaybından kurtaracak.

5)Yaratıcılık Potansiyelinizi Kullanacaksınız!

Birçok meslekten farklı olarak yazılım kendi kendine bir heyecan olan işleyişi – prosesi mükemmelleştirir.

Yazılım nefes kesicidir, çünkü birçok meslekten farklı olarak yazılımcılar, uğraşlarının sonucunu beklemek için uzun süre beklemek zorunda kalmazlar.

Yazılımın son kodunu yazdıktan sonra çabalarının görsel karşılığını görmek sadece birkaç klikten uzaktadır.

Yazılımcıların çoğu yaptıkları işi, bir yaratıcı üretim olarak görür. Bir sorunu çözen veya kolaylık getiren eserlerinden bir ressamın eserini imzalaması gibi keyif alırlar.
Kendilerini bir yaratıcı olarak görürken, sadece pozitif duygular hissetmek dışında yeni başarıları için ilham alırlar.

Herhangi bir yeni yaklaşım, arayış olmadan imkansızdır, yazılım yaparken, bu veya şu şekilde, profesyonel ve genel bakış açınızı genişletmek zorundasınız.

Yazılımcıların kendi faaliyet alanlarından uzaktaki sorunlarla ve işlerle ilgilenmesi az karşılaşılan bir durum değildir.


25 Ağustos 2016 Perşembe

Olimpiyatlarda Alınan Madalya Sayısı Işığında Türkiye’nin Potansiyelini Nasıl Kullandığına Dair Çalışma

Olimpiyatlarda birçok ülkenin milli marşlarını dinlerken, Türkiye’nin milli marşının bir kez çalınması sizleri de üzmüyor mu?

Bu konuda alınan madalya sayısını nüfusa bölerek, diğer ülkelerin vatandaşlarından ne kadar çok sporcu yetiştirme potansiyeline sahip olduğunu belirlemeye çalıştım.

Zaten aşikarda olsa, ülkemizde Atatürk’ün Zeki, Çevik, Ahlaklı sporcu mottosu ışığında sporcular yetiştirmeliyiz.

Burada asıl iş, elbette ki Gençlik ve Spor Bakanlığının. Her sene ülkemizin olimpiyatların Türkiye’de gerçekleştirilmesi için gösterdiği çabayı ve sonundaki yenilgiyi görmekten çok kişi usandı.

Artık bunun yerine sporcu yetiştirmeye odaklanılmalı. Bununla ilgili Think-Tank’lar kurulmalı, futbol kulüplerine diğer branşlara da yatırım yapmalı şartı konulabilir, özellikle güneydoğu bölgesinde sporcu yetiştirilmesi gibi projelere odaklanılabilir. Örnek proje olarak Rusya Federasyonunda olimpiyat atletlerini, antrenörlerini desteklemek için Olimpiyat Fonu oluşturulmuş. Çeşitli kuruluşlar ve firmalar bu fona katkı veriyor. Kurulduğu yıldan bu yana 9 milyar ruble destek sağladığı belirtiliyor.

Aşağıdaki tabloda ise nüfusun madalya sayısına bölünmesi sonrasında en düşük sayı, ülkenin nüfusuna göre olimpiyat başarısını gösteriyor.


İlk 30’da en başarılı ülke 2.7 milyon nüfusuna rağmen 11 madalya kazanan Jamaika, yani 246.498 kişi içinden bir sporcu çıkma başarısını gösteriyor ülke. Türkiye’den ise madalya sayısına göre 9.8 milyon kişi arasında sadece bir kişi madalya kazanabiliyor. 


10 Haziran 2016 Cuma

Sıradan olmak istemiyorsan bu 9 alışkanlığı ilke edin


Sıradan olmaktan vazgeç!

1)      Ajandanı Düzenle

Birçok insan zamanının 60-100 saate varan kısmını harcıyor. Çünkü ya boş zamanları fazla ya da yeterince meşgul değiller.

Bir program yapın. Her 30 dakika da bir düzenleyin. İçini tamamıyla doldurun, bu sizi heyecanlandıran şeyler olabilir, çalışma olabilir, uyku olabilir, film izlemek olabilir veya spor yapmak.

Programınızı doldurun ve buna dikkat edin ki, zamanınız sizin kontrolünüzde olsun ve neler yapabileceğinizi öğrenin.

2)      Başkalarının Yapmak İstemediklerini Yap

Biri size bir şeyin imkansız olduğunu söylerse, bunun imkansız olup, olmayacağını test edecek ilk kişi sen ol!

İmkansız olduğunu test et, eğer imkansızsa çözmenin yollarını ara. Bir şey çok zorsa insanların uğrayacağı ilk kişi sen ol.

Bu senin ortalamanın üzerinde olmanı sağlayacak, zor görevleri başarabileceğin ve zor problemleri çözebileceğini gösterecek, asla vazgeçmeyeceğini, potansiyelinin inandığından çok daha fazla olduğunu bileceksin.

3)      Başkalarından Daha Fazla Öğren

Sadece okulda öğrendiklerin değil, fakat özellikle kendini geliştirmek ve hayatının tüm alanındaki bilgilerini en üst düzeye çıkarmak için kendini geliştir. 

Her gün öğrenmeye çalış. En az 1 saat faydalı videolar izle veya oku. Ortalama bir kişiden daha fazla bilmen sana hayat üzerinde daha fazla kontrol sağlayacak.

4)      Ayda en az 2 veya 4 kitap oku

Bu iki haftada bir kitap veya bir haftada bir kitap demektir.

Çoğu insan senede 4 kitap okur. Eğer sen bunun 6-12 katı daha fazlasını gerçekleştirirsen bu senin ortalama insandan en az  6-12 kat üstün olmanı sağlayacak.

5)      Televizyon ve oyun bağımlılığından kurtul

Eğer havaalanında veya bir kafede biriyle karşılaşırsan ve sana 10 yılda ne yaptığını sorarsa şunu mu demek istersin “Valla fazla bir şey yapmadım. Bir sürü televizyon programı ve film seyrettim”

Yoksa “Hayallerime ulaşmak için çok çalıştım, hayatımın her alanında uzman oldum, dünyayı gezdim, harika insanlarla tanıştım ve sonunda hayalimdeki işe kavuştum” mu demek mi istersin.

10 yıldır bu hayatı seçmedin, hayatı şimdi seçiyorsun. Ortalama insanların yapmaktan korktukları seçeneği seç ve hayallerini takip et.

6)      Herkesten erken kalk

Eğer erken kalkabiliyorsan, hayatın kontrolü sende demektir.

Birçok yanlış karar, pişmanlıklar gece saat 10 :00’da alınır. Yatağa erken git ki, erken kalkıp, doğru kararları almaya muvaffak ol, bu seni daha güzel bir hayata ve ortalamanın üzerine çıkmana yardım edecek.

7)      Parayı kötü bir şey gibi düşünme

Para her şey değildir.  Para seni mutlu yapmaz. Para yoldan saptırır.

Bu söylemler paraya sahip olmamış ortalama düzeydeki kişilerin sözleridir.

Bunu nereden bilebilirler. Elbette para her şey değildir ve tek başına mutluluk yaratmaz. Elbette yoldan çıkarır, fakat yüzde yüz eminim ki zenginken fakir olduğunuzdan daha mutlu olacaksınız.

Kendinize ve ailenize bakmakla yükümlüsünüz. Kendinize ve onlara hayal edebileceğiniz en güzel yaşantıyı yaşatmalısınız. Bu sizin göreviniz.

Parayı güzel amaçlar ve güzel şeyler için kullanan insan olun, paranızı asil kuruluşlara verin. Aynı zamanda hem ahlaklı hem zengin olun. Fakat zengin olun.

8)      Gerçekten istediklerin için asla pes etme

Çoğu ortalama insan istedikleri şeylere ulaşmaya çalışırken karşılaştıkları zorluklar esnasında hemen teslim olur ve istediklerine ulaşamadıkları hususunda sürekli şikayet eder.

Elbette karşınıza zorluklar çıkacak. Ağlayacaksın, korkacaksın, kızacaksın, bazen yıkılacaksın, fakat ortalama insan ayağa kalkmaktan korkarken sen bir kez daha kalkacaksın.

Ne istiyorsun?

Neyi gerçekten arzuluyorsun?

Ne olursa olsun, ne kadar zor gözükürse gözüksün, asla pes etme, asla geri çekilme ve istediğinden aza asla fit olma.

Amacına ulaş veya ulaşmaya çalışırken öl. Kazananların prensibi budur.

9)      Heyecanlı ol

Ortalama bir insan sıkılır, üzülür, alınır, sinirlenir veya hepsi birden. Ortalamanın üzerinde olmak istiyorsan kendini coşkulu olmaya ve hissetmeye zorla.

Böyle hissetmesen bile, sadece heyecanlı ve hevesli olmaya karar ver.

Bunu her gün pratik et ve bu pratiği yapmayı her gün öğrendiğinde daha önce yaşadığın duyguların değiştirilebileceğini göreceksin.

Büyük Sushi Ustası Jiro, Bir Meslek Nasıl Mucizeye Dönüşür!

Bu dünyaya Türk olarak gelmesem ve bir ülkede doğmayı seçme imkanım olsa Japon olmak isterdim.

Bu çalışkan, saygılı millet, zamanında Amerika’ya kafa tutmuş, üzerine dünyanın en büyük felaketini yaşamış, çalışkanlıkları ve bir ada ülkesi olarak tutumluluklarını çalışma hayatına ve prensiplerine yansıtarak küllerinden yeniden doğmuş, çok sevdiğim bir ulus.

Sony’nin kurucusu Akio Morita’dan sonra ikinci tanıştığım, kültürünün ve ulusunun tüm özelliklerini, çalışkanlığını yansıtan ikinci asil karakter Sushi Ustası, Jiro Ono.

Jiro şu anda 90 yaşında, Tokya’da küçük bir sushi restoran işletiyor, restoranın küçüklüğüne rağmen restoranı ve sushileri dünya çapında ünlenmiş, hakkında film çekilmiş, Japonya’da ilk defa meşhur Michelin 3 yıldızını alan, dünyanın yaşayan en iyi sushi ustası olarak anılıyor.

Hakkında belgesel şeklinde çekilen film ise, oldukça etkileyici, çalışma hayatını, prensiplerini, ailesini, arkadaşlarıyla röportajları içeriyor, Jiro’nun başarısının sırlarını açıklamaya çalışıyor.

Nasıl mesleğinin en iyisi oldu, ona kim yardım etti, makalede bu konu üzerinde durulacak.

İşini Sevmelisin!

Jiro diyor ki : “Mesleğini seçtikten sonra kendini o işe tamamıyla adamalısın. Mesleğine aşık olmalısın. Hiçbir zaman yaptığın işten şikayet etmemeli, hayatını, mesleğinde mükemmeliyete ulaşmaya çalışmalısın.

Bu başarıya ulaşmanın ve evrensel kabulün yoludur.”

Jiro mesleğinde tatmini yaşayan, her gün işini yapmaktan büyük keyif alan, kutsanmış bir usta. Bu enerji, ilerlemiş yaşına rağmen ona her gün tam zinde kalkarak işine gitme gücünü veriyor.

O hayalindeki işi bulmak için romantik bir maceraya atıl demiyor, O seçtiğin işi sev diyor.

Bu evlilikte olduğu gibi bilinçli olarak yaptığın mesleğe karşı sevgiyi, fedakarlığı ve saygıyı üretmen. Bu durum büyük bir alevle başlayan fakat heyecanını kaybedince hemen sonlandırılan evlilikler gibi.

Jiro’ya göre gerçek sevgiyi bulabilmek için ona hayatını adamalısın.

Genelde iki türlü meslek seçimi var. Başından sonuna kadar tutkuyla bağlanılan, yada sadece para kazanmak için. Bu yüzden bazıları büyük bir memnuniyetle çalışırken, bazıları da bilinçsiz bir şekilde mesleğine yıllarını verip, emekli olup, hayatını yaşamak istiyor.

Her gün sadece para kazanmak için çalıştığımız mesleğimize sevgiyle bağlanmaya çalışsak ne olur? Bu hayatımızın kalitesini ve büyük ıstırapla beklediğimiz tatillerin ve hafta sonlarını beklentilerini tümüyle değiştirir.

Kişiliğinizi ortaya çıkarın, birtakım şeyleri basitleştirin ve mesleğinizde derine inin

Sushi- terim olarak basit bir gıda, Jiro bu minimalizmi yeni bir seviyeye getirdi, sadece sushi üretme tekniğiyle değil, fakat menüsüyle de. Diğer benzer restoranların aksine Jiro başka öğünler sunmuyor, her gün 20 tür sushi sunuyor. Restoran’da menü sadece sushi ve 10 kişilik yer var.

Bu durum onların müşterilere daha iyi hizmet etmesine ve onlara odaklanmalarına, yüksek kalitede sushi yapmalarına imkan veriyor. Müşterilere mümkün olduğu kadar iyi hizmet verilmeye çalışılıyor ki, müşterinin sağ veya sol eline kullandığına dikkat edilerek, servis buna göre gerçekleştiriliyor.

Yoshikazu Jiro’nun büyük oğlu aynı restoranda şef olarak çalışıyor ve babasına yardım ediyor. Her gün aynı ve tek şeyi tekrarladıklarını ifade ediyor. Temel olarak sürekli aynı şeyi yaparak, mükemmeliyete ve ustalığa ulaşıyorlar.

Bu kural Jiro’nun hayatında da aynen devam ediyor.  Her gün beklerken ve metro’da aynı koltukta oturuyor. Tatilleri ve hafta sonlarını sevmiyor ve işine mümkün olduğunca hızlı dönmeye çalışıyor.

Buna iş hayatında mesleki derinlik deniyor. Her gün aynı ve şeye odaklanarak, tamamıyla yaptığınız işe fokuslanmak. Bu yetenek ve ısrarlı çalışma sonucunda işinizle ilgili geniş bir yaratıcılığın kapısını açıyor.

İşinize olan aşk, fedakârlık ister!

“İşe olan tutkuyu” bir kez daha açalım. Bazılarının düşüncesine göre sevdiğiniz işi yaparsanız, güçlüklerden uzakta olursunuz, bütün hayatınız kolay ve basit olur. Bu durum aslında öyle değil. Sevdiğiniz iş siz özellikle başlangıç etabında çok zorlu olur. Bu yolda büyük bedeller ödemeye hazır olmalısınız. Sevdiğiniz işi yaparken çok zorlu süreçlerden geçeceksiniz, fakat ısrarla devam sonucunda mükafatını da göreceksiniz.

Jiro örneğini incelersek, işi onu çocuklarından ayırdı, çocukları onsuz büyüdü diyebiliriz. Evlendiğinde tam yokluktan başladı ve fakirlikle mücadele etti. Çünkü hiçbir birikimi yoktu. Çocuklarının bir koka-kola içebilmek için 1 ay boyunca para biriktirmesi gerekiyordu.

Bugün durum değişti. Jiro’nun çocuklarıyla mükemmel bir ilişkisi var. Sanatını çocuklarına öğretti. Fakat bu zirveye ulaşmak için fedakarlıkla dolu yıllar geçirmek ve çok çalışmak zorunda kaldı.


Jiro’nun kutsandığı bu noktada ustalığa ulaşması hızlı kararlar ve 9 saatlik mesai ile ulaşılabilecek bir seviye değil. Ağır, konsantre ve bazı durumlarda acı çekme derecesinde çalışarak ulaşılabilecek bir nokta.

Hayallerinin mesleğine ulaşmak, sadece mesleğinle evlenirsen ve ona hayatını adarsan, mükafatını görebileceksin.

Jiro’nun hikayesi bize mesleğinize olan aşk ve fedakarlıkla yüksek seviyelere ulaşılabileceğini, iş hayatında başarıya ulaşmak için hızlı başarı formülleri olmadığını gösteriyor.

Bu fikre belki itiraz edebilirsiniz, hatta Jiro’nun filmini izlerken de bunun üzerinde düşünebilirsiniz. Tavsiye olunur, oldukça ilham verici.


17 Mayıs 2016 Salı

Her gün Mutluluğunuzu Çalan 50 Küçük Şey


Yazar ve Psikolog Sara Hansen’ın düşüncesine göre mutsuzluğun bir çok tonu var.

Fakat o özellikle hayatımızı sürekli olumsuz etkileyen 50 tane önemli faktörü belirleyerek, bizlerle paylaşmış.

Sosyal platformlarda karşılaştığım benim çok güzel bulduğum ve bir arada bulunabilecek en güzel 50 tavsiyenin bulunduğunu düşündüğüm bu makaleyle, sizin de tanışmanızı istedim.

Her Zaman Endişeli ve Telaşlısınız!
Endişe — Sadece çılgınca hareket eden fakat hiçbir yere ulaşmayı sağlamayan, sallanan bir sandalye gibidir. Rahatlayın ve konsantre olun. Sakinlik sizin doğru karar vermenize yardımcı olacak. Sonuç olarak, o meşhur şarkının sözleri ne kadar da haklı : “Don’t worry, be happy”

Her şeyi Kontrol Altında Tutmak İstiyorsunuz!
Bazen insanlar, direkt çizgi roman dergilerinden fırladıklarını düşünür ve her şeyi kontrol edebileceklerini zanneder. Herhangi bir planları hemen gerçekleşmelidir. Fakat şunu bilmek gerekiyor ki, bu bazen Superman’i bile aşan bir durum. Gerçek şudur ki, biz kendimizden başka hiçbir şeyi tam anlamıyla kontrol altında tutamayız. Bazı durumlarda, yaşananlarla barışmak, olayların keyfini çıkarmak ve sürekli imkansızı denemekten vazgeçmek gerekir.

Her şeye küsüyorsunuz!
Küsmek, alınmak, bir zehir içip, karşı tarafın ölmesini beklemek gibidir. Negatif enerjiyi biriktirerek, sadece kendinize zarar verirsiniz. Siz kıymetli saatlerinizde ona bakışlarınızla ölüm ışınları göndermeye çalışırken ve saatlerce kafanızda binlerce hain plan yaparken, sizi suistimal eden kişi hayatın tadını çıkarıyor ve kesinlikle sizi düşünmüyor.

Herkesin Sizin Kurallarınıza Göre Oynamasını Bekliyorsunuz!
Flaş : Dünyanın sizin planlarınız hususunda hiçbir fikri yok. Bunu ne kadar erken fark ederseniz o kadar mutlu olursunuz. İnsanların elinde sizin kurallarınız, size nasıl davranılacağı ve sizinle nasıl ilişki kurulacağı hususunda bir kullanım kılavuzu yok. İnsanlar iç dünyasına aykırı olaylarda sık sık öfkelenir. İnsanları olduğu gibi değerlendirin, onların perspektiflerine ve fikirlerine değer verin.

Kendinizi Başkalarıyla Kıyaslıyorsunuz!
Hepimiz bu oyunu oynuyoruz. Bir insanın hayatının küçük parçasını ele alıp, bununla kıyaslama yapıyoruz. Örnek olarak Messi’yi kendimle kıyaslıyorum ve kötü futbol oynadığım sonucuna ulaşıyorum. Fakat kim bilir belki ondan daha güzel yüzüyorum veya araba kullanıyorum. Bu yüzden mikroskopun altına kendimizi ve başkalarını koyup, kıyaslamaya çalışmak gereksiz bir eksersiz. 

Aslında bakılan bütünde belki siz çok daha mutlusunuz fakat yeteneklerinizin ve hayatınızın sadece ufak bir bölümünü irdeleyerek, kendinizi sürekli mutsuz hissediyorsunuz.

Aslında tek kıyaslamanız gereken şu : Ben dünden daha iyi miyim, bugün kendimi dünden daha iyi geliştirdim mi?

Gerçekleştireceğiniz Hayalin Sizi Daha Mutlu Kılacağını Düşünüyorsunuz!
Biri “Bir milyon dolar kazanırsam çok mutlu olacağım” diğeri “Bugün ailemle bir arada yemek yediğim zaman çok mutlu olacağım” Sizce aralarındaki hangisi daha mutlu. Elbette çok büyük hedefler koymak çok güzel.

Fakat mutluluğunuzu ileride kazanacağınız başarılara endekslerseniz, bugünün keyfini çıkartamazsınız. Bugün sizi neşelendiren bir şey bulun ve yarının size sürpriz yapmasına izin verin.

Siz Bardağın Yarı Boş Tarafısınız!
Eğer pesimist iseniz hayattaki sadece kötü şeyleri algılarsınız. Algıladıklarınız sizin gerçekliğiniz olur. İnsanların ve etrafınızdaki şeylerin güzel yanlarına odaklanmayı çalışın. Ne kadar çok güneş ışığına odaklanırsanız, gölgeleri o kadar az fark edersiniz.

Siz Yalnızsınız!
İnsan-Sosyal bir varlıktır. Bundan kaçış yok. Bir Cumartesi gecesi kendinizi yalnız ve depresif hissediyorsanız, bunu değiştirmenizin tam zamanı. Peki genelde nasıl arkadaş bulabilirsiniz? Sizin zevklerinizi ve heyecanlarınızı paylaşan insanların bulunduğu sosyal mekanları ziyaret edebilirsiniz. Gülümseyin, elinizi uzatın ve orada bulunan kişilerin ilgi alanlarını öğrenmeye çalışın. Uzun dönemli arkadaşlıklar gerçekleştirebileceğiniz bu yönetimin sizi ne kadar şaşırtacağını ve mutlu edeceğini görünce şaşıracaksınız.

Paraya Çok Önem Veriyorsunuz!
Para hayatı daha kolay ve daha güzel hale getiriyor. Bunu gizleyebilecek hiçbir şey yok. Fakat mutluluk getirmediği kesin. Yarın hayatınızın son gününü yaşadığınızı bilseniz, bu son günü para kazanmak için mi geçirirdiniz? Büyük ihtimal, bu zamanı sevdiğiniz insanlarla geçirmek veya sevdiğiniz şeyleri yapmakla geçirirdiniz.
Hedefleriniz ve hayalleriniz doğrultusunda yaşayacaklarınız size paradan çok daha mutluluk getirecek.

Doğru Şeyleri Yapmak İçin Zaman Bulamıyorsunuz!
Bazen hepimiz kendimizi kaybolmuş hissederiz. Oysa ki sadece iç hedeflerimiz doğrultusunda hareket etmek bizi mutlu eder.
Yukarıdaki sorunu aşmanın çok kolay bir yöntemi var: Hedeflerimiz doğrultusunda bir liste oluşturmak ve bunları bizim için önemlerine göre organize etmek. Bir sonraki adım ise günlük eylemleriniz hedeflerinizle ne kadar örtüşüyor. Bir gecikme var mı? Bunu değiştirmek için ne yapabilirsiniz?

Etrafınız Mutsuz İnsanlarla Çevrili!
Siz — Aslında zamanınızın çoğunu geçirdiğiniz 5 kişinin toplamı demeksiniz. Eğer arkadaşlarınız sürekli bir sorun ve negatif enerji kaynağıysa, acil pozitif insanlar bulmanın tam zamanı. Stres ve olumsuzluk her türlü hastalığın, mutsuzluğun ve başarısızlığın asıl kaynağıdır.

Siz İstikametinizi Bulamadınız!
Birçok insan varoluşun amacının çalışarak sadece hafta sonuna kavuşmak amacı taşıdığı yalanının altına imza atmış durumda. Bu yüzden de dünyada bu kadar mutsuz insan olduğuna şaşırmamalı.
Sadece var olmayı sürdürmeyi bırakın ve hayatı yaşayın.
İstikametinizi, kaderinizi, hedefinizi belirleyin ve buna ulaşmak için tüm gücünüzle savaşın.
Bu bazen zor, bazen korkunç olacak fakat şuna emin olabilirsiniz, bu macera hayatınızın en heyecanlı yolculuğu olacak.

Siz Senarist Değil, Aktörsünüz!
Siz bu hayata aslında olmadığınız biri gibi davranmaya çalışarak zarar veriyorsunuz. Başkasının rolünü oynayarak, hiçbir zaman kendi beklentilerinizin karşılandığını hissedemeyeceksiniz.
Zihnimizin bir tarafı her zaman bu senaryoyu zorla okuduğumuzu ve inanmadığımızı bilecek.

Siz Geçmişinize Saplanmış Kalmışsınız!
Birçok insan aslında geçmişinin ürünü. Pişmanlıkların, üzüntülerin ve bir çok “Eğer Böyle Yapmış Olsaydım” sorularının toplamı. Evet hepimizin geçmişinde hatalar var. Bunlardan ders çıkarabilirsin, fakat hiçbir zaman değiştiremez veya yaşananları tekrar yaşayamazsın.

Şu anı yaşamak — Bu geleceğe ulaşmanın tek yolu.

Siz Gelecekte Yaşamayı Düşünüyorsunuz!

Bazıları mutluluğun varış yeri olduğunu düşünüyor. Fakat aslında ona ulaşmak için kat edilen yolun üzerinde yaşadıklarımız bize hayatın tüm anlamını veriyor.
Olan her şeyi macera gibi düşün. Bunu yapmazsan O Güzel Gelecek Günü beklerken, her zaman acı içinde “Yarını” bekleyecek ve hedefe ulaşana kadar mutsuz kalacaksın. Tabi ulaşabilirsen.

Hayat — Sonsuz bugünlerden oluşmuyor mu?

Siz Sağlıksızsınız!
Evet, evet. Spor yapmak, doğru beslenmek ve sağlıklı bir uyku mutluluğunuz üzerinde direkt etkili. Duygular birçok değişik faktöre bağlıdır.
Vücut ve zihin arasındaki iletişim o kadar güçlüdür ki, bazen birkaç egzersiz, temiz havada bir yürüyüş veya ilave bir saat uyku modunuzu ve keyfinizi mükemmel ölçüde etkileyebilir.

Siz Mükemmeliyetçisiniz!
3 tür mükemmeliyetçilik vardır. Kendinize karşı mükemmeliyetçilik — Kendinizden en iyisini yapmayı beklediğiniz durumlarda. Sosyal mükemmeliyetçilik — Toplumun sizden mükemmeliyeti beklediği durumlarda. Başkalarıyla ilişkilerde — siz başkalarından mükemmeliyeti beklediğiniz durumlarda. Bunların 3 türü de bizi mutsuz ediyor. Haydi, şu basit noktayla barışalım, mükemmeliyet ulaşılmazdır, hatta gerçekçi konuşacaksak hatta sıkıcı ve hayatı çok kolay kılacaktır.

Başarısızlıktan Korkuyorsunuz!
Bazı insanlar hatadan ve başarısızlıktan o kadar çok korkar ki, hiçbir şey yapmaz. Aynı şeyi yürümeyi öğrenirken yaptığınızı düşünün, Şimdiye kadar hala sürünüyor olurdunuz. Maalesef büyüdüğümüz zaman bazen cesaretimizi kayıp ediyoruz ve yeni şeyleri denemekten korkuyoruz.
Eğer bu hayat biçimini ve şeklini kabul edersek, hayatımız hiçbir zaman bir bütün olamaz ve mutluluğu kulaklarınız gibi hiçbir zaman göremeyiz.

Alışkanlıklarınıza Takılmışsınız!
Gelişmek ancak konfor bölgenizden çıktığınız zaman gerçekleşir. Eğer olağanın ötesine gitme cesaretiniz olmazsa, hiçbir zaman korkularınızı yenmenin zaferini yaşayamaz ve kanatlara sahip olamazsınız.
Bir kuşun uçmayı öğrenmek için önce yuvadan atlaması lazımdır. Yoksa mutlu mesut alçak yuvasında oturur, başkalarını uçarken seyreder.

Siz Birisine Borçlusunuz!
Borç stresi tetikler, ilişkileri bozar, sizi bağlar ve finansal güçlüklere sebep olur. Borçlandıklarınıza geri ödeme konusunda bir plan yapın ve anında daha sakin hissedeceksiniz.

Birilerinin Sizi Değerlendirmesine Bağlısınız!
Eğer sürekli birinin sizi değerlendirmesini ve takdirini bekliyorsanız, hayatınızı başkalarının tasdik ve onaylarına bağladıysanız, siz her zaman mutsuz olacaksınız. Sizden başka hiç kimse sizin değerinizi ve kıymetinizi belirleyemez.

Sevdiklerinizi İhmal Ediyorsunuz!
İnsanların ölüm döşeğinde neyi dilediğini biliyor musunuz? Hayır, hiçbir zaman az para kazandıkları veya ofiste çok az zaman geçirdikleri için hayıflanmazlar. İnsanların çoğu gereksiz şeylerin peşinde koştukları zaman sebebiyle sevdiklerini ihmal etmelerinden dolayı üzüntülerini yaşarlar. Ailenizi ve arkadaşlarınızı ihmal etmeyin. Sonuç olarak sevgi hala dünyada kalan en büyük değer.

Siz her şeyi erteliyorsunuz!
Ertelemek — Sonu olmayan spiral bir mutsuzluk kaynağıdır. Bir işi sonraki güne ertele, diğerlerini biriktirerek günün sonunda yükünüz çok daha ağır olacaktır.

Bu yöntem uzun bir maraton koşup, yol üzerinde taşları toplamaya benzer ki yolun sonunda taşınan yük devasa hale gelir.

Bu sebeple, hafiflemek için işi biran önce bitirmek, basit olanları başınızdan atarak manevra yeteneği kazanmanız lazım, yarına dünden kalan 20 işi beraberinizde götürmemelisiniz.

Öğrenmiyorsunuz!
Yeni şeyler öğrenmek, size keşfetmenin mutluluğunu getirir. Hobiler ve hayatta yeni ilgi alanları bulmaya çalışın. Öğrenerek dünyayı tekrar keşfetme şansı kazanır, bu sayede genç, şaşıran ve mutlu bir insan olma şansı elde edersiniz.

Gerçekleşememiş Hayalleriniz Var!
Gerçekleşmemiş hayallerinizin hayaletleri sürekli sizi takip eder. Ne mutlu ki, yeni olanaklara ulaşmak için adım atacak cesaretimiz varsa yeni dünyaları keşfetme şansımız olabilir.

Sıkılıyorsunuz!
Birçok insanın hayatı o kadar çok değişiklik olmadan devam eder ki, bu sıkılmanıza yol açabilir. Bilim ve teknikte o kadar çok ilerleme oldu ki, artık güvenliğimiz kontrol altında, etrafımızdaki her şey orantılı o kadar güvenli ki hayatımızda maceraya yer kalmadı. Rutin sıkıcı. Fakat hayata farklılık katmak adına çok şey mümkün. Önümüze bizi olağandan çıkaracak, bazen ürkütecek bir hedef belirleyebiliriz, inanın ki bizi uyandıracak, şaşırtacak, sarsacak ve mutlu edecek o kadar çok yeni bilgi, deneyim, yerler var ki.

Siz Çok Meşgulsünüz!
Siz o kadar çok meşgulsünüz ki, hayatta canlı olduğunuzu hissedemiyorsunuz. Bu durumda mutluluktan nasıl bahsedilebilir. Ajandanızı ve yaptıklarınızın listesini kontrol edin. Büyük ihtimali listede zamanınızın çoğunu alan, fakat size hiçbir şey vermeyen birçok şey keşfedeceksiniz.

Az Uyuyorsunuz!
Gerekenden az uyuyan kişilerde uykusuna alan insanlara göre 10 kat daha fazla depresyona düşme ihtimali bulunmaktadır. Uykunuzu alın ve çok daha mutlu olacaksınız.

Tek Başınıza Gerekenden Az Zamandan Geçiriyorsunuz!
Bazen kulaklarınızı etrafın gürültüsünden kurtarmanız ve iç sesinize odaklanmanız gerekir.
Kendinizle zaman geçirin. Bu doğal ve normaldir. Bu parkta bir kahve içmek veya hafta sonunda dağlarda tırmanma veya kırlarda yürüyüş olabilir. Psikolojiniz size bu özel zaman için minnettar olacak.

Sizin Hedefiniz Yok!
Hedefsiz bir hayat — Sonsuz bir mutsuzluk kaynağıdır. Olayların eylemleriniz dışında gelişmesi yerine geleceğinizi kurun, hedefinizi belirleyin ve ona ulaşmaya çalışın.
Bir hedefin gerçekleşmesini yaşamak, dünyanın en büyük mutluluklarından biridir.

Siz Bağımlısınız!
Bağımlı olmak kolaydır, fakat bağımsız olmak yetişkin bir bireyin özelliğidir. Diğer şeylere bağlı olan ve özgürce plan yapamayan kişiler, düşük öz güvenle yaşamaya mahkumdur. Kendi kanatlarıyla uçamayan kişiler, sürekli birileri tarafından itilerek ilerlemeye mahkumdur.

Mutluluğu Hak Ettiğinizi Düşünmüyorsunuz!
Bazı kişilerde mutluluğu hak etmediği gibi yanlış bir düşünce bulunmaktadır. Yaptıklarından veya geçmişlerinden dolayı mutluluğu hak etmediklerini düşünürler. Fakat mutluluk herkesin araması gereken bir deneyimdir.

Lütfen “ben bunu hak etmiyorum” düşüncesinin üzerini kalın harflerle çizin, bakalım ne değişecek.

Size Az Yetmez!
Hayatın tam olduğunu hissetmeniz için sürekli bir şey daha lazım. Bu da olsun, şu da olsun. Sürekli memnuniyetten bir adım daha uzak olmak, mutlu olmaktan da uzak olmak demek. Bu hiçbir zaman bitmeyecek, içinizdeki hırs canavarı sizi içeriden kemirecek. Sizi mutlu edecek son şeyi bulmak için kendinize yalanlar söyleyeceksiniz. Bu çukurun sonu yok. Her anın keyfini çıkarmayı deneyin ve benzeri olmayan yükselişin tadını çıkarın.

İmkanları Önemsemiyorsunuz!
İmkanlar, olanaklar kapıyı çaldığında divana uzanıp, televizyonun sesini daha da açarız. Bu olanak bize yük gibi gelebilir veya bize rahatlık bölgemizden çekecek bir durum gibi. Alışkın olduğunuz işyerinde veya rahat divanınızda oturun, değil mi? Fakat bu durum bir alışkanlığa dönüşünce, kaçan fırsatlardan dolayı büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Eğer hayatınızda güzel şeylerin gerçekleşmesine izin vermezseniz, mutlu olmanız çok zor.

Halinizden Memnunsunuz!
Kendi kendinize yetmeniz size bir rahatlık illüzyonu verir. Her şey harika gidiyor, hayat sizi dövmüyor, her şey güzel, tanrı gibisiniz, daha ne olsun. Dalgaların içinde mutlu mutlu yüzerken, bir gün kendinizi keyifsiz bir sahilde bulabilirsiniz.
Savaşın, kendinizi aşmaya çalışın, kendinizi pasif yaşama biçimine mahkum etmeyin.

İşinizden Nefret Ediyorsunuz!
Beğenin veya beğenmeyin, hayatınızın büyük bir bölümünü işte geçiriyorsunuz. Ruhunuzun her zerresi her gün çalıştığınız yerden ve çalıştığınız yerdeki iş arkadaşlarından nefret ediyorsa, Yüzünüzde mutlu bir gülümseme olması çok zor. Ne olursa olsun iş yeri size mutluluk getirmelidir, sadece faturalarınızı ödemeye yetmez.

Gereksiz Şeyler Peşinden Koşuyorsunuz!
Bazen bizler için neyin gerekli olduğunu unutuyoruz. Bazen şunun değerlendirmesini yapın, yeni bir araba veya yeni bir telefon bana gerekli mi? 3 işte çalışmak yerine ailemle daha fazla zaman geçirebilir miydim?

Manevi Duygularınız Yok!
Çağdaş araştırmalar maneviyat ve mutluluk arasında sıkı bir ilişki olduğunun altını çiziyor. Bu şununla açıklanabilir, meditasyon veya dua, hissedilen pozitif hislerle beraber sizi rahatlatacak, mutluluk verecek ve kendinizi daha iyiye geliştirmek için yardımcı olacak.

Gerçek Arkadaşınız Yok!
Etrafınızda binlerce kişi olmasına rağmen bir tanesiyle bile yakın olmayabilir, kasırgalar kopsa bile onun yanınızda olmasından memnuniyet duymayabilirsiniz. Hayat sürekli insanlarla iletişimde olmak demektir. Eğer iletişimde olduğunuz kişilerle aranızdaki ilişkinin güçlü olmadığını hissettiyseniz yeni arkadaşlar aramanın tam zamanı. Her zaman arkanızda desteğin olduğunu hissetmenizden dolayı kendinizi daha güvenli hissedeceksiniz.

Kendinize Güvenmiyorsunuz!
Bazı insanların kendilerine ve içgüdülerine güvenmemesi çok garip. Fakat biz kendimize güvenemeyeceksek, diğer insanlara nasıl güveneceğiz. Kararlarınıza güvenmeyi öğrenin ve kendi hayat çizginizden şüphe etmeyin. İşte uyum budur.

Siz Başkalarının Ne Düşündüğünü Çok Fazla Umursuyorsunuz!
Herkesi memnun etmenin imkansız olduğunu anladığınız zaman birden hayat renkli ışıklarla parlayacak. Herkesi her gün memnun etmeye çalışmak sizi delirtir. Kendinizi başkalarını memnun etmeye çalışmakla her gün programlamakla yaşamanın anlamı yok.

Siz Relax Olamıyorsunuz!
Yaşam ne olursa olsun bir oyun, ara sıra mola almak gerekiyor. Eğer dinlenmenize izin vermezseniz, stres ve memnuniyetsizlik size her zaman eşlik edecek. Dinlenmek ve kendinizi yenilemek, mental ve fiziksel gücünüzü belirgin bir şekilde arttıracaktır.

Riske Girmiyorsunuz!
Birçok insan maksimumu yaşamak için olanaklarını kullanmıyor. Eğer çok daha fazlasını hak ettiğini düşünüyorsan, riske gir, kaderine meydan oku. Arkadaşların olağan yaşamlarında tembellik yaparken, sen yeni keşifler yapmanın keyfini yaşayacaksın. Sınırları aşmak hayatı çok daha çekici hale getirir.

Siz Sabırsızsınız!
Bazen beklemek ve sabır göstermek çok zor olur, fakat yapabileceğin de bir şey yoktur. Bazen şartlar bizi yavaşlatır ve beklemek zorunda bırakır. Bunu kabullenmek gerekir. Sonunda sakinleşmeyi ve ani kararlar vermemeyi tercih edebilirsiniz.