24 Mayıs 2017 Çarşamba

Japon Bilgeliği : 33 Yararlı Tavsiye



  1. Eğer kendi isteğinle yola çıkarsan, binlerce kilometre bir adım gibi gelir.
  2. Sor – Bir dakikalığına utanırsın, fakat öğrenmezsen – hayat boyu utanırsın.
  3. Düşün – karar ver, kararı verdin – düşünme.
  4. Problemi çözmek mümkün ise endişelenmek gereksiz, eğer çözümü mümkün değil ise endişe etmek yine gereksiz.
  5. Çılgın ve aptallara yol verin.
  6. Bir kişiden şüphelenmeden önce 7 kez sorgula.
  7. Karı ve koca, el ve göz gibi olmalıdır. El acırsa, göz ağlar, else onun gözünün yaşını siler.
  8. Kılıca hayatta bir kez ihtiyacın olacaksa bile, onu hep yanında taşımalısın.
  9. Yukarı çok çıkmak isteyen insan merdiveni keşfetti.
  10. Deniz o kadar büyüktür ki, küçük nehirleri aşağılamaz.
  11. Sıradan insanlar olmasa üstün insanlar olmazdı.
  12. Elinden gelen tüm gayreti göster, gerisini kadere bırak.
  13. Aşırı dürüstlük, aptallık ile komşudur.
  14. Gideni tutma, geleni kovalama.
  15. Hız; ara verilmeyen yavaşlıktır.
  16. Kötü adamın arkadaşı olacağına, iyi adamın düşmanı ol.
  17. En uzak yol, yakına atılan bir adımla başlar.
  18.  Şarabı içen zararını bilmez, içmeyen de yararını.
  19. Güzel renkli çiçek, güzel meyve vermez.
  20. Üzüntü yırtık bir elbise gibidir, çıkarken onu evde bırak.
  21. Aşk olduğu zaman, çiçek hastalığı yarası yanakta gamze gibi görünür.
  22. Yatakta yatan adam sendelemez. O yüzden sendelemelerine, hatalarına üzülme.
  23. Güzel bir söz, 3 soğuk kış ayını ısıtır.
  24. Rüzgarın resmini çizerken, rüzgarın nefesini duymalısın.
  25. Evde kahkaha varsa, o eve mutluluk gelir.
  26. Zafer, rakibine göre yarım saat daha dayanabilen kişinin olur.
  27.  Zaman olur ki, kağıt suda batar, taş yüzer.
  28. Gülümseyen yüze ok gelmez.
  29. Soğuk çay, soğuk pirince dayanılır, ama soğuk bakış ve soğuk söze dayanılamaz.
  30. 10 yaşında mucize, 20 yaşında dahi, 30 yaşından sonra sıradan insan.
  31. Mükemmel bir vazo kötü bir ustanın elini asla terk etmez.
  32. Dik olarak durduktan sonra biraz eğilmekten korkmayın.
  33. Derin nehirler, sessiz akar.

Tüm Hayatınızı Etkileyecek 90/10 Kuralı


Tüm Hayatınızı Etkileyecek 90/10 Kuralı

Hayatımızın sadece küçük bir bölümü olayların gelişimine bağlıdır, büyük bir bölümünde günümüzün nasıl geçeceğine biz karar veririz.

Amerikan Yazar Stephen Covey, bu olayı 90/10 Kuralı olarak tanımlıyor. Bu kuralın nasıl çalıştığını basit bir örnekle tanımlayalım.

90/10 Kuralı Nedir?

Gerçek şudur ki hayatımızda gerçekleşen olayların %10’ununu kontrol edemeyiz. Ev veya işyerinde kullandığımız bir cihazın biranda bozulmasını önleyemeyiz, uçağın gecikmesini veya trafik ışığının kırmızıya geçmesini engelleyemeyiz.
Fakat olaylara karşı verdiğimiz tepkiyi kontrol edebiliriz.

Olayların geri kalanına eşit %90, bizim verdiğimiz reaksiyonların sonucudur. Stresli veya kontrol edilemez durumlarda nasıl davrandığımızın sonucudur.

Şunu hayal edin :

Ailenizle kahvaltı ediyorsunuz. Birden kızınız gömleğinize kahvenizi döküyor. Bir anda masadan kalkıyorsunuz, kızınıza bağırıyor, ne kadar dikkatsiz olduğunu haykırıyorsunuz. Sinirle eşinize de kahveyi masanın kenarına bıraktığını bağırarak onu da suçluyorsunuz.

Yatak odanıza üzerinizi değiştirmek için gidiyorsunuz. Dönerken kahvaltısını bitirmemiş ve okul için eşyalarını toplamamış kızınızı ağlarken görüyorsunuz.

Sonuçta kızınız yaşanan olaylar sebebiyle servisi kaçırıyor. Eşiniz hızla işe yetişmek için evden aceleyle çıkıyor, okula da kızınızı siz aracınızla bırakmak zorunda kalıyorsunuz.

Geç kaldığınız için aceleyle tüm trafik kurallarını ihlal ediyorsunuz. Geç kaldığınız işyerinde ise ayrıca bugün işe getirmeniz gereken önemli evrakları da evde unuttuğunuzu fark ediyorsunuz.

Gününüz çok kötü başladı ve böyle de devam ediyor. Evinize döndüğünüzde de karınız ve çocuğunuzun da kötü ruh hallerinin devam ettiğini görüyorsunuz.

Gününüz Niye Kötü Geçti?

a) Kızınız yanlışlıkla üzerinize kahvenizi döktü?
b) Kızınız servisi kaçırdı ve onu okula siz bırakmak zorunda kaldınız?
c) Yolda trafik vardı ve siz işe geç kaldınız.
d) Çünkü siz olaylara karşı yanlış tepki verdiniz.

Doğru Cevap D : Verdiğiniz reaksiyon sizin ve tüm ailenizin gününün kötü geçmesine sebep oldu. Kahvenin dökülmesine engel olamazdınız ama verdiğiniz tepkiyi kontrol edebilirdiniz.

Çünkü Her Şey Başka Şekilde Gelişebilirdi.

Kahve üzerinize döküldü. Kızınız ağlamaya hazırdı. Ona nazikçe şöyle seslenebilirdiniz. “Üzülecek bir şey yok. Lütfen bir dahaki sefere daha dikkatli olmaya çalış” Sakince odanıza gider, üzerinizi değiştirir, gerekli tüm dosyalarınızı sakince toplar, hazırlığınızı yapabilirdiniz. Mutfağa geri döner, camdan gülümseyerek servise binen kızınıza el sallayabilirdiniz. Eşinizle vedalaşarak evden çıkar, işinize 5 dakika erken gider, çalışma arkadaşlarınızla selamlaşarak güne enerjik başlayabilirdiniz.

İki Farklı Senaryo. Aynı başlangıç, Farklı Sonuç!

Hayattaki her şey yaşanan olaylara verdiğiniz tepkilerdir. Elbette başınıza gelen her kötü olayda başkalarını suçlayabilir, şikayet edebilirsiniz fakat bu güzel ve huzurlu yaşamanıza yardım edecek mi?

Doğru  reaksiyon vermeyi öğrenirseniz, bu gününüzü ve hayatınızı çekilmez hale getirmez.

Trafikte ısrarla önünüze geçmeye çalışan araca veya otobanda sizi geçmeye çalışan araca yol verin geçsin, kavga etmek veya yarış yapmak yerine eve birkaç saniye geç varmak ne fark eder.

90/10 Kuralını unutmayın ve bu durumdan hiç rahatsızlık duymayın.

Beklediğiniz uçak geç geldi, bütün planlarınız bozuldu. Havaalanı görevlilerine bağırmayın, onların suçu değil. Nafile ve sadece strese neden olacak gereksiz tartışmalar yerine, bu zamanı okumak için geçirin. Bekleyen yolcularla tanışın ve güzel sohbetler gerçekleştirin.


90/10 kuralını hayatınızda uygulamakla hiçbir şey  kaybetmezsiniz. İnanın sonuçlarına hayran kalırsınız.

Kaynak : Proffesionali.ru

4 Ocak 2017 Çarşamba

Ördek Olma, Kartal Ol!



Bodo Schaffer’dan İş Hayatına ve Kişisel Gelişime Yönelik Tavsiyeler!

Şöyle bir Kızılderili hikâyesi vardır. Tanrı dünyayı yaratırken, canlılara iki seçenek sunar. 

Biri kartal gibi muhteşem bir ruha sahip olmak, diğeri de istiridye karakterinde olmak.

Elbette çoğu insan kartal olmak ister. Yükseklerden heybetli uçmak.

Bazıları ise kartal olmayı istemez. Çünkü onlar için, kartal olmak bir bedel ödemek demektir.

Çaba harcamamak ve cesaretini göstermemek için onlar otururlarken, hiçbir risk almadan, sadece canlı olmak veya hayatını sürdürmek için miskin miskin yaşar.

Hayatta da buna benzer iki seçenek vardır. Biri kartal diğeri de ördek olmak.

Ördekte kartala benzer. Fakat aralarındaki farkı hemen tanırsınız.

Örneğin İkisi de uçabilir. Kartal yüksekten uçarken, ördek mümkün olduğunca hiç yükselmeden suya yakın uçmak için çabalar.

Ayrıca ördek bütün gün öter, öter, bir şeye ulaşamazsa öter, sabah kalktığında öter, yorulduğunda öter, bir arkadaşı bir şey isterse öter. 

Normal hayatta da ördeklerin karakterini hemen tanıyacağımız örnekleri tarayalım.

Otellerde kahvaltının kapanmasından 15 dakika sonra geldiğinizde, ördek otel görevlisi şunu diyecektir. Üzgünüm. Geç kaldınız. Gördüğünüz üzere kahvaltı bitti. Görmediniz mi uyarıyı, kahvaltı saat 10:00’ta bitiyor. Vak vak. Hiçbir şey yapamam vak vak. Mutfak kapandı. Vak vak.

Haydi, birde kartal ruhlu bir görevliyi tanıyalım. Üzgünüm büfe kapandı. Fakat mutfağa gidip, büfe gibi bir zengin bir içeriğe sahip olmasa da, sizin için hemen bir şey hazırlatmaya çalışayım. Ne isterdiniz.

Veya bir mağazada satış görevlisi arıyorsunuz. 100 metre kare içinde sadece ürünün hangi rafta olduğunu sorduğunuz, ördek ruhlu satıcı varsa duyacağınız şu ilk olur, bir dakika bekleyiniz vak vak.  Görmüyor musunuz müşteriyleyim. Bir dakika bekleyin. Geleceğim, her şeye yetişemem vak vak.

Başıma gelen bir olayı anlatayım. Atlanta’da rezervasyon gerçekleştirmiştim. Rezervasyonumda otel tarafından onaylanmıştı.

Otele geldiğimde ise bütün odalar doluydu.

Resepsiyon görevlisi : Bekleyin. Tüm odalar dolu vak! vak!, Eğer tüm odalar doluysa elinden gelecek hiç bir şeyim yok Vak! Vak! Size yeni bir oda yaratamam.
Müdürünü çağırmasını istedim. 

Cevap : Size oda yeni bir şey söylemeyecek.

Artık son olarak bana bir kartal bulun dedim. Başta anlamasa da, bana her şeye hayır demeyecek ve çözüm bulacak birini bulun dedim.Bunu anladı.

Müdür geldi, işte bir kartal. Olayı inceler, incelemez. Kusura bakmayın bizim hatamız. Lütfen bekleyin, size bizim seviyemizde yakınlarda bir hotel bulmaya çalışacağım. Masrafı bizim tarafımızdan ödenecek.

Bu hatamızı düzeltmek için uğraşırken, otelimizde size bir akşam yemeği ısmarlamak isteriz.

İşte bu kartal. Ördek vak vaklarken, Kartal harekete geçer.

İş hayatında, çevremizde, alacağınız personellerde her zaman ördeklerden kaçmalıyız.

İşte Ördek ve Kartal;

Ördekler için ötmek, bahaneler bulmaktır. Hiç bitmeyen kaprislerini dile getirmektir. Hatta bunlar için bir araya gelerek, uzun uzun toplantılar, sohbetler gerçekleştirirler.

Ördekler, her zaman kriz ortamında ilk kovulan kurbanlardır.  Kovulduğunda da ördek hemen buna bahane bulur, şef bana takmıştı der.

Ördek, kötümserdir. Kartal iyimserdir. Ördek hep olumsuzlukları anlatırken, Kartal olumlu şeyler söyler.

Ördek kendinden beklenenleri yapar, çok yavaş, çoğu zaman onu da tam yapmaz.

Kartal ise kendinden bekleneni yapar, hem de istenenden daha fazlasını yapar, mümkün olan en kısa sürede yapar.

Ördek her şeyi bildiğini iddia eder ve yeni bir şey öğrenmemek için de sürekli geçerli bir bahanesi bulunur, Kartal ise eksikliklerini kabul eder ve bilmediğini öğrenmek içinde tüm gücüyle çalışır.

Ördek, en fazla 08.00’den 17.00’ye kadar çalışır, hem de yavaş yavaş, Kartal ise gerekirse 06.00’da kalkar, 21.00’ye 24.00’e kadar tüm verimiyle, hızlı çalışır.

Ördek karar vermek için çok zaman harcar. Kartal ise hızlı karar verir ve kararına güvenir. Cesurdur.

Ördek, yıllarca kendine yapılan haksızlığa ağlar, Kartal ise affeder, işine bakar.

Ördek riske girmez, Kartal ise başta korksa bile gerekli riske girer.

Ördek her zaman kötü hisseder ve öter. Kartal ise iyi hisseder ve susar.

Ördek bahane arar, kartal çözüm arar.

Ördek her olayda problem görür. Kartal ise her problemde fırsat görür.

Ördek, probleme odaklanır ve öter. Kartal ise çözüme odaklanır ve hemen harekete geçer.

Ördek, aç kalır, yeterli yemek bulamazsa ağlar. Kartal ise aç kalırsa, sorumlu kendini bulur, ilave 
yemek bulmak için kendini geliştirir.

Ördek, kendini önemsiz sayar. Kartal ise kendini önemli bulur.

Ördek, ilk zorlukta hedeflerinden hemen vazgeçer. Kartal ise hedefine ve kendine inanır. Sabırlı olur.

Ördekler için hayatta sadece küçük göletler vardır. Kartal için ise çıkılması gereken yüksek zirveler.

Ördekler sürekli engellere takılır ve öter. Kartal ise engelleri yıkar.

Ördekler yetişirken, aileleri onları uçmayı öğretmek için ufak bir yükseklikten uçmasını ister, onlar bu noktadan kaçar. Küçük ilk uçuştan kaçtıktan sonra tekrar geri döner. Bahanelerle sürekli ailelerinin onları desteklemesi ve takip etmesi gerekmektedir.

Kartallar ise ilk uçuşta elinden geleni yapar. Sorumluluğu üstüne alır, ilk denemelerinden sonra yükseğe çıkar. Ailesi ve çevresi onu gururla seyreder. Kartallar etrafındakilere umut ve mutluluk verir.

Tüm bu sebeplerle kartallar hep kahramanlığın sembolü olmuştur.
Kazananlar kartallar gibi yaşar.

Siz hayatınızda hangisini örnek alacaksınız.