- Eğer kendi isteğinle yola çıkarsan, binlerce kilometre bir adım gibi gelir.
- Sor – Bir dakikalığına utanırsın, fakat öğrenmezsen – hayat boyu utanırsın.
- Düşün – karar ver, kararı verdin – düşünme.
- Problemi çözmek mümkün ise endişelenmek gereksiz, eğer çözümü mümkün değil ise endişe etmek yine gereksiz.
- Çılgın ve aptallara yol verin.
- Bir kişiden şüphelenmeden önce 7 kez sorgula.
- Karı ve koca, el ve göz gibi olmalıdır. El acırsa, göz ağlar, else onun gözünün yaşını siler.
- Kılıca hayatta bir kez ihtiyacın olacaksa bile, onu hep yanında taşımalısın.
- Yukarı çok çıkmak isteyen insan merdiveni keşfetti.
- Deniz o kadar büyüktür ki, küçük nehirleri aşağılamaz.
- Sıradan insanlar olmasa üstün insanlar olmazdı.
- Elinden gelen tüm gayreti göster, gerisini kadere bırak.
- Aşırı dürüstlük, aptallık ile komşudur.
- Gideni tutma, geleni kovalama.
- Hız; ara verilmeyen yavaşlıktır.
- Kötü adamın arkadaşı olacağına, iyi adamın düşmanı ol.
- En uzak yol, yakına atılan bir adımla başlar.
- Şarabı içen zararını bilmez, içmeyen de yararını.
- Güzel renkli çiçek, güzel meyve vermez.
- Üzüntü yırtık bir elbise gibidir, çıkarken onu evde bırak.
- Aşk olduğu zaman, çiçek hastalığı yarası yanakta gamze gibi görünür.
- Yatakta yatan adam sendelemez. O yüzden sendelemelerine, hatalarına üzülme.
- Güzel bir söz, 3 soğuk kış ayını ısıtır.
- Rüzgarın resmini çizerken, rüzgarın nefesini duymalısın.
- Evde kahkaha varsa, o eve mutluluk gelir.
- Zafer, rakibine göre yarım saat daha dayanabilen kişinin olur.
- Zaman olur ki, kağıt suda batar, taş yüzer.
- Gülümseyen yüze ok gelmez.
- Soğuk çay, soğuk pirince dayanılır, ama soğuk bakış ve soğuk söze dayanılamaz.
- 10 yaşında mucize, 20 yaşında dahi, 30 yaşından sonra sıradan insan.
- Mükemmel bir vazo kötü bir ustanın elini asla terk etmez.
- Dik olarak durduktan sonra biraz eğilmekten korkmayın.
- Derin nehirler, sessiz akar.
24 Mayıs 2017 Çarşamba
Japon Bilgeliği : 33 Yararlı Tavsiye
Tüm Hayatınızı Etkileyecek 90/10 Kuralı
Tüm Hayatınızı Etkileyecek 90/10 Kuralı
Hayatımızın
sadece küçük bir bölümü olayların gelişimine bağlıdır, büyük bir bölümünde
günümüzün nasıl geçeceğine biz karar veririz.
Amerikan Yazar
Stephen Covey, bu olayı 90/10 Kuralı olarak tanımlıyor. Bu kuralın nasıl
çalıştığını basit bir örnekle tanımlayalım.
90/10 Kuralı Nedir?
Gerçek şudur ki
hayatımızda gerçekleşen olayların %10’ununu kontrol edemeyiz. Ev veya işyerinde
kullandığımız bir cihazın biranda bozulmasını önleyemeyiz, uçağın gecikmesini
veya trafik ışığının kırmızıya geçmesini engelleyemeyiz.
Fakat olaylara
karşı verdiğimiz tepkiyi kontrol edebiliriz.
Olayların geri
kalanına eşit %90, bizim verdiğimiz reaksiyonların sonucudur. Stresli veya kontrol
edilemez durumlarda nasıl davrandığımızın sonucudur.
Şunu hayal edin :
Ailenizle
kahvaltı ediyorsunuz. Birden kızınız gömleğinize kahvenizi döküyor. Bir anda
masadan kalkıyorsunuz, kızınıza bağırıyor, ne kadar dikkatsiz olduğunu
haykırıyorsunuz. Sinirle eşinize de kahveyi masanın kenarına bıraktığını
bağırarak onu da suçluyorsunuz.
Yatak odanıza
üzerinizi değiştirmek için gidiyorsunuz. Dönerken kahvaltısını bitirmemiş ve
okul için eşyalarını toplamamış kızınızı ağlarken görüyorsunuz.
Sonuçta kızınız
yaşanan olaylar sebebiyle servisi kaçırıyor. Eşiniz hızla işe yetişmek için
evden aceleyle çıkıyor, okula da kızınızı siz aracınızla bırakmak zorunda
kalıyorsunuz.
Geç kaldığınız
için aceleyle tüm trafik kurallarını ihlal ediyorsunuz. Geç kaldığınız işyerinde
ise ayrıca bugün işe getirmeniz gereken önemli evrakları da evde unuttuğunuzu
fark ediyorsunuz.
Gününüz çok kötü
başladı ve böyle de devam ediyor. Evinize döndüğünüzde de karınız ve
çocuğunuzun da kötü ruh hallerinin devam ettiğini görüyorsunuz.
Gününüz Niye Kötü Geçti?
a) Kızınız yanlışlıkla üzerinize kahvenizi döktü?
b) Kızınız servisi kaçırdı ve onu okula siz
bırakmak zorunda kaldınız?
c) Yolda trafik vardı ve siz işe geç kaldınız.
d) Çünkü siz olaylara karşı yanlış tepki verdiniz.
Doğru Cevap D : Verdiğiniz reaksiyon sizin ve tüm ailenizin
gününün kötü geçmesine sebep oldu. Kahvenin dökülmesine engel olamazdınız ama
verdiğiniz tepkiyi kontrol edebilirdiniz.
Çünkü Her Şey Başka Şekilde Gelişebilirdi.
Kahve üzerinize
döküldü. Kızınız ağlamaya hazırdı. Ona nazikçe şöyle seslenebilirdiniz.
“Üzülecek bir şey yok. Lütfen bir dahaki sefere daha dikkatli olmaya çalış”
Sakince odanıza gider, üzerinizi değiştirir, gerekli tüm dosyalarınızı sakince
toplar, hazırlığınızı yapabilirdiniz. Mutfağa geri döner, camdan gülümseyerek
servise binen kızınıza el sallayabilirdiniz. Eşinizle vedalaşarak evden çıkar,
işinize 5 dakika erken gider, çalışma arkadaşlarınızla selamlaşarak güne
enerjik başlayabilirdiniz.
İki Farklı Senaryo. Aynı başlangıç, Farklı Sonuç!
Hayattaki her şey
yaşanan olaylara verdiğiniz tepkilerdir. Elbette başınıza gelen her kötü olayda
başkalarını suçlayabilir, şikayet edebilirsiniz fakat bu güzel ve huzurlu
yaşamanıza yardım edecek mi?
Doğru reaksiyon vermeyi öğrenirseniz, bu gününüzü
ve hayatınızı çekilmez hale getirmez.
Trafikte ısrarla
önünüze geçmeye çalışan araca veya otobanda sizi geçmeye çalışan araca yol
verin geçsin, kavga etmek veya yarış yapmak yerine eve birkaç saniye geç varmak
ne fark eder.
90/10 Kuralını
unutmayın ve bu durumdan hiç rahatsızlık duymayın.
Beklediğiniz uçak
geç geldi, bütün planlarınız bozuldu. Havaalanı görevlilerine bağırmayın,
onların suçu değil. Nafile ve sadece strese neden olacak gereksiz tartışmalar
yerine, bu zamanı okumak için geçirin. Bekleyen yolcularla tanışın ve güzel
sohbetler gerçekleştirin.
90/10 kuralını
hayatınızda uygulamakla hiçbir şey
kaybetmezsiniz. İnanın sonuçlarına hayran kalırsınız.
Kaynak : Proffesionali.ru
4 Ocak 2017 Çarşamba
Ördek Olma, Kartal Ol!
Bodo Schaffer’dan İş Hayatına ve Kişisel Gelişime Yönelik Tavsiyeler!
Şöyle bir Kızılderili hikâyesi vardır. Tanrı dünyayı yaratırken, canlılara
iki seçenek sunar.
Biri kartal gibi muhteşem bir ruha sahip olmak, diğeri de
istiridye karakterinde olmak.
Elbette çoğu insan kartal olmak ister. Yükseklerden heybetli uçmak.
Bazıları ise kartal olmayı istemez. Çünkü onlar için, kartal olmak bir
bedel ödemek demektir.
Çaba harcamamak ve cesaretini göstermemek için onlar otururlarken, hiçbir risk almadan, sadece canlı olmak veya hayatını sürdürmek
için miskin miskin yaşar.
Hayatta da buna benzer iki seçenek vardır. Biri kartal diğeri de ördek
olmak.
Ördekte kartala benzer. Fakat aralarındaki farkı hemen tanırsınız.
Örneğin İkisi de uçabilir. Kartal yüksekten uçarken, ördek mümkün olduğunca
hiç yükselmeden suya yakın uçmak için çabalar.
Ayrıca ördek bütün gün öter, öter, bir şeye ulaşamazsa öter, sabah
kalktığında öter, yorulduğunda öter, bir arkadaşı bir şey isterse öter.
Normal hayatta da ördeklerin karakterini hemen tanıyacağımız örnekleri
tarayalım.
Otellerde kahvaltının kapanmasından 15 dakika sonra geldiğinizde, ördek otel
görevlisi şunu diyecektir. Üzgünüm. Geç kaldınız. Gördüğünüz üzere kahvaltı
bitti. Görmediniz mi uyarıyı, kahvaltı saat 10:00’ta bitiyor. Vak vak. Hiçbir
şey yapamam vak vak. Mutfak kapandı. Vak vak.
Haydi, birde kartal ruhlu bir görevliyi tanıyalım. Üzgünüm büfe kapandı.
Fakat mutfağa gidip, büfe gibi bir zengin bir içeriğe sahip olmasa da, sizin
için hemen bir şey hazırlatmaya çalışayım. Ne isterdiniz.
Veya bir mağazada satış görevlisi arıyorsunuz. 100 metre kare içinde sadece
ürünün hangi rafta olduğunu sorduğunuz, ördek ruhlu satıcı varsa duyacağınız şu
ilk olur, bir dakika bekleyiniz vak vak.
Görmüyor musunuz müşteriyleyim. Bir dakika bekleyin. Geleceğim, her şeye
yetişemem vak vak.
Başıma gelen bir olayı anlatayım. Atlanta’da rezervasyon
gerçekleştirmiştim. Rezervasyonumda otel tarafından onaylanmıştı.
Otele geldiğimde ise bütün odalar doluydu.
Resepsiyon görevlisi : Bekleyin. Tüm odalar dolu vak! vak!, Eğer tüm odalar
doluysa elinden gelecek hiç bir şeyim yok Vak! Vak! Size yeni bir oda
yaratamam.
Müdürünü çağırmasını istedim.
Cevap : Size oda yeni bir şey söylemeyecek.
Artık son olarak bana bir kartal bulun dedim. Başta anlamasa da, bana her
şeye hayır demeyecek ve çözüm bulacak birini bulun dedim.Bunu anladı.
Müdür geldi, işte bir kartal. Olayı inceler, incelemez. Kusura bakmayın
bizim hatamız. Lütfen bekleyin, size bizim seviyemizde yakınlarda bir hotel
bulmaya çalışacağım. Masrafı bizim tarafımızdan ödenecek.
Bu hatamızı düzeltmek için uğraşırken, otelimizde size bir akşam yemeği
ısmarlamak isteriz.
İşte bu kartal. Ördek vak vaklarken, Kartal harekete geçer.
İş hayatında, çevremizde, alacağınız personellerde her zaman ördeklerden kaçmalıyız.
İşte Ördek ve Kartal;
Ördekler için ötmek, bahaneler bulmaktır. Hiç bitmeyen kaprislerini dile
getirmektir. Hatta bunlar için bir araya gelerek, uzun uzun toplantılar,
sohbetler gerçekleştirirler.
Ördekler, her zaman kriz ortamında ilk kovulan kurbanlardır. Kovulduğunda da ördek hemen buna bahane
bulur, şef bana takmıştı der.
Ördek, kötümserdir. Kartal iyimserdir. Ördek hep olumsuzlukları anlatırken,
Kartal olumlu şeyler söyler.
Ördek kendinden beklenenleri yapar, çok yavaş, çoğu zaman onu da tam
yapmaz.
Kartal ise kendinden bekleneni yapar, hem de istenenden daha fazlasını
yapar, mümkün olan en kısa sürede yapar.
Ördek her şeyi bildiğini iddia eder
ve yeni bir şey öğrenmemek için de sürekli geçerli bir bahanesi bulunur, Kartal
ise eksikliklerini kabul eder ve bilmediğini öğrenmek içinde tüm gücüyle
çalışır.
Ördek, en fazla 08.00’den 17.00’ye kadar çalışır, hem de yavaş yavaş,
Kartal ise gerekirse 06.00’da kalkar, 21.00’ye 24.00’e kadar tüm verimiyle,
hızlı çalışır.
Ördek karar vermek için çok zaman harcar. Kartal ise hızlı karar verir ve
kararına güvenir. Cesurdur.
Ördek, yıllarca kendine yapılan haksızlığa ağlar, Kartal ise affeder, işine
bakar.
Ördek riske girmez, Kartal ise başta korksa bile gerekli riske girer.
Ördek her zaman kötü hisseder ve öter. Kartal ise iyi hisseder ve susar.
Ördek bahane arar, kartal çözüm arar.
Ördek her olayda problem görür. Kartal ise her problemde fırsat görür.
Ördek, probleme odaklanır ve öter. Kartal ise çözüme odaklanır ve hemen
harekete geçer.
Ördek, aç kalır, yeterli yemek bulamazsa ağlar. Kartal ise aç kalırsa,
sorumlu kendini bulur, ilave
yemek bulmak için kendini geliştirir.
Ördek, kendini önemsiz sayar. Kartal ise kendini önemli bulur.
Ördek, ilk zorlukta hedeflerinden hemen vazgeçer. Kartal ise hedefine ve
kendine inanır. Sabırlı olur.
Ördekler için hayatta sadece küçük göletler vardır. Kartal için ise
çıkılması gereken yüksek zirveler.
Ördekler sürekli engellere takılır ve öter. Kartal ise engelleri yıkar.
Ördekler yetişirken, aileleri onları uçmayı öğretmek için ufak bir
yükseklikten uçmasını ister, onlar bu noktadan kaçar. Küçük ilk uçuştan
kaçtıktan sonra tekrar geri döner. Bahanelerle sürekli ailelerinin onları
desteklemesi ve takip etmesi gerekmektedir.
Kartallar ise ilk uçuşta elinden geleni yapar. Sorumluluğu üstüne alır, ilk
denemelerinden sonra yükseğe çıkar. Ailesi ve çevresi onu gururla seyreder.
Kartallar etrafındakilere umut ve mutluluk verir.
Tüm bu sebeplerle kartallar hep
kahramanlığın sembolü olmuştur.
Kazananlar kartallar gibi yaşar.
Siz hayatınızda hangisini örnek alacaksınız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)